Dünyada üçüncü Avrupa’da ise birinci olduğumuz iş kazalarında Denizli’de önemli işçi havzalarından biri. Binlerce tekstil işçisinin çalıştığı kentte iş sağlığı ve güvenliğinden haberdar olan işçi sayısı oldukça az. Fabrikalardan inşaatlara kadar bir çok sektörde iş kazası yaşanma riski var. Daha önceki yazılarımızda Denizli’deki iş sağlığı ve güvenliğini detaylarıyla konunun uzmanlarıyla irdeledik. Şimdi ise İş Sağlığı ve Güvenliği konusunu işçiler ile konuştuk. Denizli’de işçi olarak çalışan Mehmet ve Yakup aynahaber.net’in sorularını yanıtladı.
Mükerrem Yollu: Denizli’de iş sağlığı ve güvenliğini nasıl buluyorsunuz?
Yakup Y: Sadece Denizli değil bütün Türkiye genelinde is sağlığı ve güvenliğini yeterli bulmuyorum çünkü yeteri kadar İSG önlemi alınmış olsaydı bu kadar iş kazası ve işçi ölümleri olmazdı.
Mehmet A: Denizli’de iş sağlığı ve güvenliği için işverenlerin yaptıkları yetersi durumda. Bir çok işletme devlet bunu zorunlu kıldığı için yapıyor. Devlet zorunlu kılmasa bizim için İSG önlemi alacaklarını düşünmüyorum.
Mükerrem Yollu: Çalıştığınız fabrikada iş güvenliği önlemleri alınıyor mu?
Yakup Y: Çalıştığım fabrikada iş güvenliği için hizmet veriyor. İSG için çalıştığım işletmeye gelen iş güvenliği uzmanları var.
Mehmet A: çalıştığım işletme de iş güvenliği önlemleri alınıyor. Örneğin, yüksek voltlu çalışan bir makinayı özel yalıtkanlı el aletleri ile onarım yapıyoruz. Bu ve bunun gibi iş güvenliği önlemleri alınıyor.
Mükerrem Yollu: Siz veya çalıştığınız yerdeki diğer işçiler iş sağlığı önlemlerine uygun olarak çalışıyor musunuz?
Yakup Y: Evet, iş sağlığıo önlemleri bizler için çok önemli. Hayatlarımız söz konusu çünkü. Bildiğimiz bütün önlemleri yapıyoruz çünkü sağlığın için yapmak zorundasın. Biz sağlığımızı düşünmeden önlem almadan çalışsak kimse “neden böyle çalışıyorsun” demez, o yüzden biz kendimiz yapmak zorundayız.
Mehmet A: Evet, yapıyoruz çünkü kendi can güvenliğimiz için yapmak zorundayız. Eğer iş güvenliği olmadan çalışırsak kaybedilecek tek şey biz oluruz bunun da işverenlerimiz umurunda olacağını sanmam.
Mükerrem Yollu: Daha önce iş kazası geçirdiniz mi?
Yakup Y: İş kazası geçirmedim daha önce. Ancak daha önce çalıştığım yerdeki bir kadın arkadaşım iş kazası geçirerek parmağını kopartmıştı. Daha sonradan arkadaşımızın tazminatını aldığını duyduk sadece.
Mehmet A: ben daha önce iş kazası geçirmedim ama yakın bir arkadaşım geçirmişti.
Mükerrem Yollu: Sizce İSG eğitimi işçilere nasıl verilmeli?
Yakup Y: İş güvenliği eğitimlerinin deneyimli ve daha önce o işte çalışmış bireyler tarafından verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü gelen iş güvenliği uzmanları işçilere ne kadar anlatırsa anlatsın bazı şeyler yazıldığı gibi olmuyor. Uzmanlar kitaplardan öğrendiklerini bize anlatıyorlar ama daha önce o işte çalışmadıkları için işin aslını bilmiyorlar.
Mehmet A: İş Güvenliği işçilere pratik olarak uygulanarak anlatılmalı. Çünkü işçiler uzman anlattığında anlamayabiliyor, o an dinlememiş olabiliyor. Ancak iş güvenliği eğitimleri işçilere gösterilerek uygulanarak anlatılırsa işçilerin öğrenmesi kolaylaşacaktır. Ayrıca iş güvenliği uzmanları sürekli değişiyor. Biri geliyor biri gidiyor. Sürekli değişen uzmanlar da bizlere samimi gelmiyor açıkçası. Dertleri gerçekten bizlere bir şey öğretebilmek mi?
Mükerrem Yollu: İş kazası geçirmeniz durumunda dava açmayı düşünür müsünüz?
Yakup Y: İş kazası geçirdiğimde dava açıp açmamakta bir an bile tereddüt edeceğimi düşünmüyorum. Çünkü bu bizim hakkımız, eğer bizi orada iş güvenliği olmadan çalıştırıyorsa biz zarar gördüğümüzde de gerekli hesabı vermeli. İşverenler madem iş güvenliğini sağladıklarını söylüyorlar, neden denetlenmekten ve hukuka hesap vermekten korkuyorlar? Dava açmamayı düşünmeden, iş kazasının incelenmesi için dava açarım kesinlikle.
Mehmet A: İş kazası geçirdiğimde İş kazasının sebebi kendi dikkatsizliğim olursa dava açmam. Ancak geçirdiğim kaza işletmenin İSG eksikliğinden ya da İSG uzmanının bir hatasından kaynaklıysa dava açarım.
Mükerrem Yollu: Sendikalaşma iş sağlığı ve güvenliği açısından önemli. Siz sendikalaşma konusunda ne düşünüyorsunuz?
Yakup Y: Türkiye’de sendikalar patronların ve iktidarın safında. Sendikalar, patrondan ve iktidardan yana olduğu sürece sendikalı olmak anlamsız.
Ama sendikalar tam anlamıyla işçiden yana olursa sendikalaşma çok önemli olur o zaman. Srmdikalı bir işçi nerede ne yapması gerektiğini bilir çünkü arkasında onun örgütlü gücü vardır. Bir işçinin en ufak bir sorun karsısında ne yaptığını bilmek o işçi açısından büyük önem arz eder.
Ayrıca asıl önemli söylemek istediğim şey sendikalardan neden bu kadar korktukları? İktidar işçileri sendikalaşma konusunda teşvik etse, şu an yaptığı gibi sendikalı olmanın suçmuş gibi gösterilmeden, işçilerin meslek örgütlerinde dayanışma içerisinde olmasını sağlasa çok daha iyi olur.
Mehmet A: Bence her işletmede mutlaka sendikalaşma faaliyeti olmalı. Eğer işçiler patrona karşı tek bir ses olmazsa hakları gasp edilmeye, kötü çalışma koşullarında, esnek çalışma saatlerinde çalışmaya devam ederler.
Sendikalaşmak işçileri hakları açısından güvence altına alır. İşçiler sendikalaşarak mücadele ettiğinde, sosyal imkanlar gibi bir çok hakları için mücadele edip bu hakları kazanabilirler. O yüzden aslında herkes çalıştığı iş kolunda bir sendikaya işten atılmaktan işsiz kalmaktan korkmadan özgürce üye olabilmeli.