Türkiye’de iş kazaları son yıllarda ciddi anlamda bir artış göstermiş bulunuyor. Türkiye’de yalnızca 2009 yılında iş kazalarında ölen işçi sayısı bin 171 iken, sürekli olarak iş göremez hale gelen işçi sayısı ise bin 855.Sadece geçtiğimiz Şubat ayında meydana gelen iş kazalarında 67 işçi hayatını kaybetti.309 işçi yaralandı. İstatistiklere yansıyan bu rakamlar sadece Sosyal Güvenlik Kurumu’nun kayıtlarına yansıyan resmi rakamlardır. Türkiye’de yürürlükte olan iş mevzuatındaki eksikliklerden kaynaklanan nedenlerle iş kazası istatistiklerine yansımayan kazalar da hesaba katıldığın da daha vahim bir tablo çıkıyor karşımıza. Kayıt dışı istihdam edilenlerin toplam işgücünün %40’ını aştığı ve burada yaşayan iş kazalarının SGK’ ya bildirmediği durumlar göz önünde bulundurulduğunda iş kazaları istatistiklerinin ne kadar eksik olduğu ortaya çıkıyor. İş kazalarında özel sektör verilerine ulaşmak zor, ulaşılan veriler ise bu alanda yaşanan kazalar ölümle sonuçlanmadığı sürece genellikle saklandığı için, gerçeği yansıtmıyor.
Eksiklikler sadece bunlarla da sınırlı değil. Türkiye’de meslek hastalıkları iş kazası kapsamında değerlendirilmediği için istatistiklere dahil edilmiyor. Örneğin son dönemde slikosiz hastalığı nedeniyle kaybettiğimiz kot taşlama işçisi iş kazsı istatistiklerinde yer almıyor. Ancak tüm bu eksikliklere rağmen Türkiye iş kazaları sıralamasında Avrupa birincisi iken dünya sıralamasında üçüncü sırada yer alıyor. Kabaca bir sektörel değerlendirme yaptığımızda ise; özel sektörde ve taşeronlaştırma uygulamasının olduğu yerlerde iş kazasının çok daha yaygın yaşandığını görüyoruz. Bu kadar ciddi boyutlara ulaşmış olan kazalara rağmen ne yazık ki işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında yaşanan sorunlar, ancak bir maden göçtüğünde, bir işyerinde patlama olduğunda ya da Tuzla’da tersanelerde olduğu gibi seri iş cinayetleri yaşandığında gündeme gelebiliyor.